Şimşek: İhracatçıların iki talebini not aldık
Başbakan Yardımcısı Şimşek, ihracatçılardan gelen iki talep olduğunu belirterek bunları not aldıklarını söyledi. Şimşek konuşmasında bu talepleri açıklamasa da kur riski, AB ile ilişkiler ve yenilenmesi beklenen Gümrük Birliği anlaşmasına dikkat çekti.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen Türkiye İhracat Haftası’nın üçüncü gününde konuşma yaptı. Türkiye için tek çıkış yolunun ihracat olduğunu belirterek, ihracatçının yanında olduklarını söyledi.
İhracatçılardan gelen iki talep olduğuna işaret eden Şimşek, bu iki talebi not aldığını bildirerek gelen talepler kapsamında bankacılık sektörünü iş aleminin iş yaptığı alanlara yönlendirdiklerini, kur riski noktasında da çok temel bir çözüm getireceklerini aktardı.
Şimşek konuşmasında küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Küresel büyümede bir toparlanma olduğuna işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:
“Bu iyi bir haber çünkü dünyada büyüme varsa daha fazla mal satarsınız. Küresel kriz öncesi bir düzeyde değiliz ama küresel kriz sonrası 10 yıla oranla önümüzdeki 3 yıl büyüme daha iyi olacak, ortalama yüzde 3,7. Avro Bölgesi’nde, Avrupa’da muhtemelen büyüme devam edecek. Bizim en büyük pazarımız bu da Türkiye açısından iyi haber. Küresel ticaret hacminde de toparlanma var. Bu da iyi haber. Küresel kriz öncesi düzeyde değiliz, korumacılık tehdidi devam ediyor ama biraz da olsa toparlanması iyi haber. Küresel enflasyon kontrol altında. Para politikasında, en azından bugün itibarıyla çok ciddi, piyasaları risk altına sokacak, iş alemini ciddi etkileyecek trend görmüyoruz.”
Şimşek, gelişmekte olan ülkelere fon akışının olumluya döndüğünü belirterek, önceki 2 yılda gelişmekte olan ülkelerden toplam 1,3 trilyon dolarlık sermaye çıkışı olduğunu, bunun en büyük kısmının da Çin’den çıktığını anımsattı.
“Küresel ticarette korumacılık eğilimi arttı”
Mevcut risklere de değinen Şimşek, orta ve uzun vadede ciddi birtakım risklerin bulunduğunu vurguladı.
Beklenenden daha hızlı bir parasal sıkılaştırmanın gelişmekte olan ülkeler için olumsuz olacağını belirten Şimşek, “Artan jeopolitik gerginlikler de risklerden biri. Gerçi bizim bölgemizde Suriye’de, Irak’ta göreceli bir iyileşme var ama yine de dünyada jeopolitik gerginlikler anlamında sıkıntılar var. Küresel ticarette korumacılık eğilimi, kriz sonrasında arttı. Umuyoruz, önümüzdeki dönemde ticaret yolu ile refahı artırmanın anlam ve önemi daha iyi anlaşılır.” değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, küresel reformlarda yavaşlama olduğunu dile getirerek yatırımların durağan olmasının verimliliği olumsuz etkilediğini söyledi.
Dünyanın büyük borç yükü altında bulunduğuna, nüfusun yaşlandığına, gelir dağılımının adaletsizliğine işaret eden Şimşek, tüm bunların önümüzdeki on yıllarda karşı karşıya kalınacak karşı rüzgarlar arasında olduğuna dikkati çekti.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, küresel kriz sonrasında gelişmiş 3 bölge merkez bankasında 10 trilyon doların üzerinde bilanço genişletildiğini anımsatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Para basıldı ama bu nihai devam etmez. Japonya’da daha uzun bir süre devam eder, Avro Bölgesi’nde nispeten devam ediyor ama hızı yavaşlıyor, ABD’de ise bilanço küçültme işi başlayacak. Önemli olan planlandığı şekilde uygulanması ve piyasaların sürprizlerle karşı karşıya kalmaması. Şu an itibarıyla piyasalar Fed’in iki defa faiz artıracağını düşünüyorlar, bilanço küçültmenin de çok yavaş olacağı sunuldu, böyle giderse yıkıcı bir etki yapmaz.”
Şimşek, küresel bazda artan korumacılığın önemli bir sorun olduğuna dikkati çekerek şunları hatırlattı:
“Türkiye olarak dışa açık modeli tercih ediyoruz, birçok ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşmaları imzalıyoruz. AB ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusu zaten ihracatçımızın bir talebi, bu konuda da çalışmalar yapılıyor. Avrupa ile ilişkiler iddia edildiği kadar kötü değil. Önümüzdeki 1,5 ay içinde AB ile Türkiye arasında ulaştırma ve enerji konusunda zirveler yapılacak, Aralık 7-8’de de yüksek düzeyli ekonomi, diyalog toplantısı yapacağız, önümüzdeki döneme ilişkin ekonomik ilişkilerimizi özel sektörle birlikte masaya yatıracağız, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi en önemli konulardan biri.”
“Dünyada reform yapma ve uygulama hızı yavaşladı”
Dünyada en çok reforma ihtiyaç duyulan dönemden geçilmesine karşın reform yapma ve uygulama hızının yavaşladığını belirten Şimşek, gelişmiş ülkelerde yatırımların, kriz öncesinin çok altında bulunduğunu dile getirdi.
Mehmet Şimşek, yatırımların yetersiz olmasının verimliliği azalttığına, verimliliğin de refahın en önemli bileşeni olduğuna dikkati çekerek şunları anlattı:
“Dünya olarak özel sektör, kamu, şirket, finans sektörü de dahil olmak üzere hane halkı borçlarının tamamını alırsanız gelişmiş ülkelerin borcunun milli gelire oranı yüzde 390’lara çıkmış durumda. Gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 225’ler civarında. Türkiye’de bu oran yüzde 146. Türkiye, borçluluk oranı en makul ülkelerden biri.Satın alma gücü paritesi ile Türkiye bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biri ve 13’üncü sıradayız.
Bu sene IMF tahminlerine göre milli gelirimiz 2,1 trilyon dolar olacak. Bu da bizi Avrupa’da 5’inci en büyük, dünyada 13’üncü en büyük yapıyor. Küresel ihracattaki payımız yüzde 1’e yaklaşmış durumda. Türkiye ekonomisinde kısa vadede baktığınız zaman hızlı bir toparlanma var. İç talebin en önemli bileşeni özel tüketim, öncü göstergelere baktığımız zaman önümüzdeki dönemde özel tüketim artışı devam edecek. Çünkü bu sene temmuz itibarıyla bu yıl içinde 805 bin vatandaşa iş bulduk, son 1 yılda ise 1,1 milyon vatandaşımıza iş bulduk.”
Daha çok insanın istihdam edilmesinin özel tüketimi desteklediğini belirten Şimşek, yatırımlarda da önümüzdeki dönemde Türkiye’de artış öngördüklerini söyledi.
(140)